29 Kasım 2013 Cuma

saç meselesi

Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, 
daha neler!!
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
  Madem konuyu saçtan açacağız en sevdiğim şiirden bu dizeleri atlamak olmaz,
şiir pek meşhur,malumunuz.Cemal Süreya'nın Üvercinka adlı eseri.
Tamamını okumak isterseniz : ahan da burada:)
  Efendim saç konusu pek önemli
ben ki asla erkekte kısa saçtan hoşlanmam,otobüste görsem başımı ters yöne çeviririm yani.Hiç sevmem böyle yeni kesilmiş,kısa saçı.Hele enseden traş,ıyyy :-/
 Ama koyun gibi saçları olan insanlar,uyyy nasıl da tatlı gelir :)
 Hatta murat dalkılıç'ın "bi hayli" klibi var ya.Öncesinde tombull,lepiska gibi saçları olan sersem bir adam halindeyken bi kızdan intikam almak için kaslı , kısa saçlı murat dalkılıç gibi murat dalkılıç olduğu...
 o klipte bile o ilk gösteren,hımbıl adamı pek tatlı bulmuştum mesela,karizmatik hali fazlasıyla kasıntı gelmişti.
Nedenn??
çünkü saçları güzel,uyy maşallah o peruğa da  <3
 Bu takıntım sadece hayatıma giren özel erkekleri değil yakın arkadaşlarımı da etkiliyo,onlara devamlı saçlarını uzatınca ne kadar tatlı olduklarını söylüyorum,gaz veriyorum..Benim aklıma uyan bütün sene koyun gibi geziyor :)
 hatta eski bloğumda konuştuğum bi arkadaşım vardı,o da blogcu...TD diyelim kendisine.
Biz bu TD ile iyi arkadaştık mektuplaşır hediyeleşir bazen de telefonla görüşürdük,hee yüzyüze de görüşmüştük ama bu ayrı bir post konusu :p
 Herneyse bi gün yolda giderken aradım bu TD'i ,ne yapıyorsun dedim "kampüsün berberindeyim,sıra bekliyorum" dedi, "saçımı kestiricem"
"yapmaa" dedim "ne güzel saçların var,sakın kestirmeee,bak ne güzel oluyo uzayınca,dalgalı zaten..TD lütfen kestirme,sen bana güven"
o gün o arkadaş saçlarını kestirmemişti mesela.
bana neyse..
hadi normalde gördüklerini uyar da çocuk kırk yılda bir bloğa resim ekleyen çocuk,saçını sıfıra vurdursa neee vurdurmasa ne:)
 o olaydan iki ay kadar sonra yazdığı mektupta annesinin "oğlum koyuna dönmüşsün" ve oda arkadaşının "pek tatlı birşey olmuşsun sen" dediğini yazmıştı.Yine de beni dinleyip bi süre daha öyle gezdi de benim de başım göğe erdi :p
 küçüklambacini dediğim çocuk öğretmendi,ama köyün tekinde,tek başına..müdür yok bişey yok başında.
O yüzden benim şehrime geleceğine yakın saç sakal uzatmaya başlıyodu gözüme çirkin görünmemek için.Bu arada da hergün dua ediyodu "Allah'ım inşallah kaymakam maymakam gelmez bugün" diye :)
benim yanımdan ayrılır ayrılmaz da bi güzel kestiriyodu saçlarını,yolunmuş tavuğa benziyodu :p
  olsun,memur adam sonuçta diyip laf etmiyodum:))
 veee Alby'me gelecek olursak <3
 bi gün -daha yeniyiz o zamanlar- vedalaşırken "ben da berbere gidacam" dedi
"ne?? " dedim,"yapmaaaaaa..miss gibi senin saçların kestirecek misin?sakın bebeğim sakın,bak hiç yakışmaz,uzat sen"
Dünyaa dil döktüm,hatta ölçtüm,3 işaret parmağı enindeydi saçları. "bak bu kadar uzunluğu,valla farkederim kestirirsen" dedim
Peki ertesi gün neyle karşılaştım???
gitmiş gül gibim saçları :@ :@
o anki duygularımı attığım şu twit anlatsın...
Eneeem hani benim onca dil dökmelerim???
Adam beni sallamamış bile :(
Ne yalan söyleyim egom büyüüük bir yara aldı,ne varsa türk erkeğinde var argadaaşş dedim
ama sonra hizaya geldi tabii :)
o tarihten bu tarihe bi buçuk ay geçti,dokunamıyo şimdi saçlarına,bende doya doya,parmak geçire geçire seviyorum uzun saçlarını <3
 Bi ara da, ben uzağa gitmiştim bir iş davasına.O zaman tehdit etmişti
"sen on gün gelmedinse,ben saçları vurduracak sıfıra"
"peki 20 gün gelmezsem alby?"
"o zaman senin saçları vuracak ben sıfıra "
:) :) :)
 herneyse..
konuyu toparlıyorum..
bu saç meselesini yazış amacıma geleyim :)
şimdi ben Alby'e böyle şeyler diyorum ya,o da bana dedi ki:
"sen hep diyor kestirme kestirme,o zaman ben de sana bir şey deyim sen de onu yap"
"yapayım tabii bi tanem,sen söyle yeter ki"
"eee....sen de boyle toplama,fön çektir yarın"
yarın dediği de bu ikinci ayımızı kutladığımız özel gün.
  Ama maalesef sabah kalkar kalmaz duş alır saçlarımı yaparım diyordum ki annem dikildi başıma "bankaya git de,şu faturayı öde de,gelirken şunu bunu alıver de"
bende yataktan kalkar kalkmaz şu salak kıskaçlı tokaları başıma geçirip dünyaa yer gittim,üstelik yağmur yağdı ıslandım,üşüdüm...Poşetleri bırakmaya eve geldiğimde Alby işten çıkmak üzereydi,tipime bakmak aklıma gelmeden o tollik saçlarla taksime kadar gittim.
Taksimde metronun asansöründe yalnızdım neyseki,baktım..aynadaki tipimden utandım.Elalemin kızları bu paçozlukla bakkala bile gitmez:-/
Hemen o salak tokaları çıkarttım.İki elimle düzleyim dedim.Neyse ki saçım pis, haliyle yağlıydı,hemen şekil aldı :)
 yine bi boka benzetemedim kendimi ama yapacak birşey yok...Alby'yle buluştuk,şööyle bi süzdü beni,"seni seniiiii" yaptı
"fon çektirmişsin aşgım,hariqa olmuşşun" dedi
bana da bi gülme geldi
be adam sen daha fönün ne demek olduğunu ne işe yaradığını bilmiyosun,bi de tutmuş benden artiz artiz neler istiyosun :)))
keçi yaa

olmazsa olmaz...

 yeniden blog yazma işini sevdim
özlemişim yazmayı...
bu yazımda da şeyden bahsedeyim :)))
bir ilişkide olmazsa olmazlarınız nelerdir??
yani neler sizi çok mutlu eder,onsuz bir ilişki düşünemezsiniz??

 ben benimkileri sayayım,en az benim kadar salak bir liste
Birincisi ve en önemlisi beni kucağına almaktan,döndürmekten,sırtında gezdirmekten hiç bıkmasın isterim.
Utanmasın,saçma bulmasın,hatta bundan zevk alsın...
Neyse ki henüz itiraz edenini görmedim,en olmadık anlarda zıplıyorum fino köpeği gibi :)))
   albişime gelirsek
onda bu tarz ekstrem istekler şu soruyu beraberinde getiriyor:
 ayıp mı??
eğer ayıp değil dediysem tamam , herşey kabul :))
 merdivenden çıkıyorsak mesela,ben hemen nefes nefese kalırım,hoop kucağa :)
topuklu ayakkabım mı vurdu? hoop sırta :)
sadece nazlandım ve ilgi mi istiyorum?kusana kadar döndürmece :))
işte beni mutlu etmek bu kadar basitt^^

Efendim,bu saçma listenin ikincisi sevgilimin saçına başına toka takmama,ruj allık rimel sürmeme,uygun bir ortamdaysak da kaşlarının ortasını almama, maske yapmama izin vermesi:)
şükür ki daha buna da itiraz edecek bir babayiğit olmadı,barbi bebeğim gibi oynadım hepsiyle :))
 albişime gelirsek,o da şu meşhur sorusunu sordu:
ayıp mı?
ayıp değil,hiç ayıp olur mu dedim ve resimdeki albyş karşımızdaaa
:))
zaten bebekken de annesi kız gibi giydirirmiş onu,resimleri falan var:)
meyilli azıcık böyle şeylere^^
bazen canım sıkılınca allık sürüyorum,genelde ruj sürüyorum,hatta geçen cuma rimel sürdüm,uzun kirpik uzun kirpik gezdi bütün gün
böceğim benim yaa
nasıl da tatlı,tütütüüüü nazar değmesin  <3  <3  <3

bu saçma olmazsa olmazlar listemin üçüncüsü her ortamda bana şarkı söylemesi,sesi kötüyse şiir okuması,onu da yapamıyosa telefondan masal anlatması :)
 şükür ki bunu da severek icra etmeyen kimse olmadı hayatımda.Zaten benim eleme kriterlerim bunlar olduğu için bu özelliklere uymayanları almıyorum hayatıma :) dedim ya - olmazsaaa olmazlar
 alby'me gelirsek...
bu defa sormadı ayıp mı diye :p
önce "ben şarkı söylerim ama sadece banyoda" dedi,bi süre diretti...
ama daha sonra beni kırmamak için o güzel sesini benimle paylaştı
gerçekten çok hoş bi sesi var,söylediği şarkıya da bayılıyorumm,kendi dilinden bi şarkı.
Mutlu olduğumu biliyo ya,ne zaman yüzüm düşse falan hemen kulağıma eğilip söylüyo "el hayyaru esta tilla şrka du beya" ya da onun gibi bişeyler :)))
şarkıyı anlamasam da onun yaptığı çeviriye göre romantik bi şarkı.Yazılışını bilmediğim için netten dinleyemiyorum,öğrenince ayrı bi topik açarım o şarkı üzerine...
 böyle işte
benim olmazsa olmaz salak listem bunlar
sizin de varsa dökülün bacıllaaarrrr,yorum köşesi dinlemeyi bekliyo ^^

28 Kasım 2013 Perşembe

geçmişten bugüne çiçek sorunsalı :)

çiçek konusu kalbimde bir yaradır...
olaya ilk sevgilimden gireyim istiyorum.
İlk sevgilimle üniversitenin ilk senesinin sonunda,bahar şenliklerinde tanıştım.
Başkalarından bi şekilde numaraların bulunması , bir bahaneyle atılmış mesajlar falan filan bi şekilde başladık.O zamanlar bana çok olağan üstü,aşırı romantik bir hikaye gibi geliyodu,oysa fısss
sıradan bi tanışma hikayesiymiş,zamanla yenilerine yenileri eklenince anladım :))
 herneyse,bu çocuk bana dedi ki ilk çıkacağımız akşam: jüpi,çiçek sever misin???
bende hani orjinalim ya,çiçek sevmediğimi-çim adamı tercih ettiğimi söyledim :))
ben onu dedim ya,devam ettiğimiz 10 haftalık sürede çiçek yüzü görmedim.Neymiş?çiçek sevmiyorum demişim.E mankafa madem öyle bari çimadam al,di mi ama :)))
 bizim evimiz neyimiz yoktu,ben yurtta kalırdım , o zamanlar sevgilim evine çağırsa "hiii,sapık"" diye düşünürdüm herhalde,zaman işte bakış açım nasıl da değişti :))) çocuğun da maşallahı var hiç öyle bi atraksiyonda bulunmaz,beni zora sokacak işler yapmazdı.İşe gitmeden ve işten geldikten sonra görüşür-yurt kapanış saatinde de kapıya bırakırdı.Sonra özledim dersem el sallamaya ya da çikolata getirmeye falan gelirdi gece,pencerenin orda karşıki "özgür pimapen"in önünde el sallardı.Aradan kaç sene geçti ben hala o özgür pimapenin önünden geçince tatlı bir gülümsemeyle o günleri anıyorum:)
Herneyse,evsiz kediler olduğunmuz için haliyle sokaklarda sürterdik,peşimize çiçekçi çocuklar takılırdı.Ama beyefendi imkaaaaaanı yok almazdı,neden???
vergi vermiyolar sokak satıcıları diye :) kendisi o tarz şeylere önem veren bir adamdı..
Bi keresinde bi çocuk o kdar dil döktü ki, "eh alalım aşkım" dedim,yine almadı.Bu sefer de çocuk "abla bu abiden sana hayır yok,al şu çiçeği,para mara da istemem" diye elime gül tutuşturmuştu :))
böylece ilk çiçeğimi bir sokak satıcısından,acınacak halde olduğum için almış bulundum 
=)))))
 neyse zaman geçti,bu küçük lamba cini demiştim ya,bahsi geçer arada diye.
Bunla bi flört dönemim oldu.Şöyle söyleyim benim ona yaptıklarımı müslüman müslümana yapmaz,yani yapmamalı...
Resmen kullandım adamı.
Başımı dayıyacak bi omza mı ihtiyacım var??? hemen telefon
valizim mi taşınacak? telefon
gece vakti gara mı bırakılacam? adam yurda gitmez beni gara bırakır sonra kalacak yer arardı
yağmur mu yağıyo,ıslanmak mı istiyorum?? yine telefon
 işime gelmediği zamanlarda mı?
ara ki jüpiteri bulasın :))
yine de varlığından inanılmazz bir keyif alırdım,o da öyle.Köpek gibi davransam sevinirdi "jüpiterin köpeği oldum,yaşasın " diye.Yani yanında olayım da ne olursa olsun,bi şekilde mutlu olurdu...
 bunla yolda yürürken peşimize yine çiçekçi çocukar,ablalar takılırdı
"güzel kızımıza bir çiçek al delikanlı" derlerdi
"nesi güzel abla,şuna bak" derdi :)
bazen de çiçek almamak için "ben zaten terkedicem bunu" derdi :)))
yıllar sonra onunla sevgili olduğumuzda o çiçekçilerin bizi sevgili sanmasından dolayı nasıl gururlandığını anlatmıştı...Herneyse aradan yıllar geçti ben  onunla bi şekile sevgili oldum
Allahımm,elim kolum çiçek
estetik duygusu olan insandı öyle plastiğe sarılmış çiçekler değil yani,nazar boncukları ,uğur böcekleri,kraft kağıtlar,özenirdi bayağı.Şehrime geldiğinde her sabah alışveriş yapar, kahvaltı hazırlar,omleti salatası çayı,kızartması,bi de miss kokulu çiçeği hazır ederdi ben kalkmadan.Bi gün ona dedim ki,"bebeğim ne gerek var hergün onca para veriyosun şu çiçeklere.Önceki aldıklarını koyalım işte sofraya"
salağım işte akıl yok ki bende
o cümleden sonra daha da o çocuktan çiçek falan alamadım :) romantiklik yumurtlayan tavuğu kestim bildiğin...
 özgür'le lambacinim arasında da işte o bahsettiğim hödük var ya,o vardı...Da o hödük,ne anlar çiçekten.çiçek görse "möööö" der yerdi vallaha :))))
 Bi keresinde bana çiçek alacak,kararlaştırdık (bu nasıl kararlaştırılır demeyin,ben de bilmiyorum iş oraya nasıl geldi) telefonla konuşuyoruz gün içinde "önce çarşıya gidelim de çiçek alalım"
buluşmadan önce konuşuyoruz "yok pttnin oraya gel çiçek alacaz ya"
buluştuk "önce bişeyler yiyelim de öyle çiçek alalım,elinde dolaştırma" dedi
çiçekçinin önüne gelince "sen girme,kapıda bekle ben alayım geleyim" dedi
bi poşete sarmadığı kaldı çiçeği de
yani bu kadar dile döküldükten sonra alsan neee almasan ne???
Benim için bi değeri kalmadığı için çöpü boyladı zaten kısa zamanda...
 veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
Alby  <3
albişimmmm,omrişiimmmm
onunla da ilk çıktığımızda üsküdara gittik
çingene bi çiçekçi geldi,konuştuu konuştuuu
kaşları keman kızım,yüzü aydan parlak kızım da vıdı da bıdııııa
önce istemedim ama baktık kadın gidecek gibi değil,kafamla tamam yaptım,verdi  alby parasını.
ve beni koparan şu cümleyi söyledi:
"bu kadın ne diyor,ben içbişey anlamadı"
Garibim çingenenin ne dediğini anlamamış bile,kadın boşa konuşmuş beş saat =)))
 neysem aradan zaman geçti,baktım ortada çiçek miçek yok
bazen ima ediyordum anlamıyodu
ben de taktik değiştirdim,örnek olayım bari,imadan anlamıyo dedim
Buluşmadan önce miss gibi rengarenk bir çiçek aldım.Verirken de  "miss gibi Albym kokuyodu,sağıma baktım soluma baktım seni göremedim.Meğer çiçeklerden geliyomuş" dedim .
Ay nasıl mutlu oldu,beş saat gezdik, bi kere biraz da sende dursun demedi <3 durdu durdu kokladı...
Çok ümitlendim anlar diye
Hatta benim sevgilimin anlama kıtlığı var diye not yazdım çiçeğe:söz uçar yazı kalır dedim-sevgilisine çiçek almayı unutan alby'e -diye ama nerdeeee...
amaaa makus talihimi bugün kırdım.
romantik bi ambians yaratmış böceğim,ikinci ayımıza yordum ama o öyle birşey demedi.Telefonuna hatırlatma kurduğum halde anlamadı herhalde
ama olsun,ben 2. ay hediyesi olarak anladım bu günü ve çok mutlu oldum
   he bu arada bir gün de ailesiyle yaşayıp sevgilisinden çiçek alınca neresine sokacağını bilmeyen kızlarla ilgili bir yazı yazacağım,yorumlarınızla örnek konusunda bana yardımcı olabilirsiniz^^

 günü albymin sözüyle bitireyim
Özel bir gündü bugün,ikimiz için de..unutulmayacak cinsten.
"mutlu musun?" dedim,şımarıklığımdan
"deli misin sennn?" dedi, "nasıl mutlu olmam?"
nasıl mutlu olmam tabi ya...
ne kadar güzel bir cümle
alby'm benim,canım kalbim...

bir erkeğe PMS dönemi nasıl anlatılır??*

 bugün,Allah evlerden ırak etsin bütün huysuzluğum bütün gudubetliğim üstümdeydi.
Alby'şim de kıyamam.2. ayımız diye güzeeel bir organizasyon hazırlamış,bir küçük almış =))
Aslında rakı sevmem,kokusunu severim.Ona da öyle demiştim ama herhalde beni yanlış anladı :)
heee bu arada bir çiçek de almayı unutmamış,perinin bloğuna yazdığım yorumları okuyanlar bilir bu konudaki sıkıntımı.Ama onu şimdi değil,bi sonraki yazımda yazıcamm =))
 herneyse çocuk heveslenmiş yapmış birşeyler ama benim bütün gudubetliğim üstümde...Beni eve bırakacakken taklidimi yaptı "aç mısın jüpi?/açım değilim/meyve yesene jüpi/yemicem açım/birşey alıp geleyim mi aşkım/gitme,beni bırakma/ama açsın/hayır tokum
:) :) :)
bu gibi gün içindeki konuşmamın taklidini yaparken
"bebeğim,ne olur kusura bakma.Bugün bütün huysuzluğum üstümdeydi" dedim,biliyorum dedi.Be adam,sen huysuzluk nedir biliyo musun??O kadar türkçen var mı sanki :))
"hayır bilmiyosun" dedim, "biliyorum biliyorum,sabah da yapmurda ıslandık-yorgundun.Ondan" dedi
"hayır yorgun değildim,huysuzdum.Dont tired"
"neden? tired ayıp kelime mi???"
:) :) 
neyse ki bana yıllar gibi gelen bi sürede huysuzun kelime anlamını olmasa da içeriğini açıklayabildim.
 sonra da bu huysuzluğumun nedenini açıklamaya çalışayım dedim,yani adet öncesi sendromunda olduğumu-bugünlerde benim söylediklerime pek aldırış etmemesini.
Benim adet öncem biraz pistir,sinir küpü olurum.İki yazı önce  bahsettiğim o hödük var ya,onun en güzel tarafı halden anlamasıydı.Ne zaman kavga çıkartmaya meyletsem "senin yine adetin gelmemiş belli.hiç kavga edemicem,sonra konuşuruz" der konuyu kapatırdı.
 Bu da öğrensin dedim ama bilmiyorum türkçesi anlamaya yetti mi,sanırım elime yüzüme bulaştırdım...
Diyaloğumuzu yazayım da siz de kanser olun okurken :)))
Belki ingilizcesini bilir diye PMSden giriş yapayım dedim...
başlıyoruz
bismillah :))

 aşkım,Pi Em Es ne demek biliyo musun?
 PiEmEs?? yoo
 bu bir dönem.Kadın bu dönemde gıcık olur,unhappy,angry...
 ???
 yani bu bi dönem,3-4 gün sürüyor.Ama sonra geçiyor,merak etme...
 dönem??
 evet, adet öncesi sendromu diyorlar,hormonlar..
 sonra alby'şe bir aydınlanma geldi:))

heeee evet eveeeet,ben biliyorum

hayır hayır,yanlış anladın.Bildiğin şey değil! bu öncesinde oluşan bişey
hayır hayır sen yanlış söyledin,ben doğru.Anladımm
Yok aşkım yaa
Evet,3-4 gün ..Evet jüpi ben biliyor,öğrendii
  :)))) salak çocuk gitti menstruasyon dönemini anladı
  Ben tam açıklama yapmaya tenezzül edecektim ama
"anladım aşkım,sen bugünlerde böyle.Ben kızmayacak sana"
 daha fazla anlatmaya,onun anladığı şeyden önceki dönemi yaşadığımı açıklamaya mecalim kalmadı.Ne de olsa huysuzluğuma kılıf bulmuştum.
 durağa gelip ayrıldık :)

27 Kasım 2013 Çarşamba

yaşama renk katan etkinlikler serisi: 1- para/sirke tadında böğürtlen reçeli

 Benim çok tatlı bir kuzenim var,ismi ..
aaah,bu blogda isim cisim kullanmayacaktım di mi aykırı fikirlerimi rahat rahat paylaşayım diye..Sahte bir isim oluşturayım o zaman,ismi Müzmin olsun :))
gerçekten de 10 yıldır aynı hayatı yaşayan,hayatında hiçbir değişiklik yapmayan standart bir insan :) hala bekar hala evlenmeyi düşünmüyo mesela :)) yaş,32
 Bu müzmin abi benim akraba milletinden ennnn sevdiğimdir,bayılırım kendisine.
Bugün onunla "PARA" adlı bir tiyatro oyunundaydık,Kadıköy Haldun Taner sahnesinde
Oyunu Necip Fazıl Kısakürek yazmış,1941 yılından beri zaman zaman sahneleniyor.
Dini imanı para olan bir bankacının dini imanı para olan ailesiyle olan hikayesini anlatıyor :)
izlemesi zevkli,ama sonunda adama acıma duygusundan ziyade "ulan piiiçç,sen nesin ki senin yetiştirdiğin çocuklar ne olsun!! müstehak sana!!!!"  deme dürtüsü oluştu bende :)) bu da oyuncularının başarısını gösterir,gerçekçi oynamışlar demek ^^
Jüpiterli Kedi puanı 5 üzerinden 3,5 :)) gitseniz pişman olmazsınız,yani...
 Geçen haftasonu da yine aynı Müzmin kuzenimle,yine aynı Haldun Taner Sahnesinde "SİRKE TADINDA BÖĞÜRTLEN REÇELİ" adlı oyuna gitmiştik.
isim ne alaka diyeceksiniz,ama bence tam olarak da oyunu yansıtan bir isim bulmuşlar.Hayatın kendisi gibi,böğürtlen reçeli gibi güzel ama sirke tadı veren olaylar da yaşanmıyo değil :-/
iki kişilik bir oyun,yaşlı bir çift var,elli yıllık evliler.
Nedenini bilmiyorum ama ölmek istiyorlar,
burada şöyle bir araya gireyim: nedenini neden bilmiyorum???
çünkü ilk yarıya yetişemedim,oyun başladıktan sonra da girmek saygısızlık olur diye girmedim :(((
Herneyse,çift ölemiyor ama geçmişe gidiyorlar,bir kez de geçmişte yaşıyorlar hayatlarını,karı koca birbirlerini sert sözlerle itham ediyor,ama aşklarının büyüklüğünü farkediyorlar...Yine ölmek istiyorlar çeşitli nedenlerle ölemiyorlar.
sonra yine geriye
yine geriye derken oğullarına hamile kaldıkları zamana varana kadar zevkli bir yolculuğa çıkartıyorlar sizi.
 muratlarına  erip ölüyorlar mı demeyin
spoiler veremem :)))
Son derece zevkli,insanın dudaklarında tebessüm oluşturacak bir oyundu
Jüpiterli Kedi puanı 5 üzerinden 4.
buna da giderseniz assla pişman olmazsınız ...
 Hatta bence gitmelisiniz :)))
 Böyle sanatsal etkinlikler ufak tefek şeyler gibi gözüküyor ama hem hayat, hem bakışaçısı olarak insana çok şeyler katıyor.Üstelik gününüz harika geçmiş oluyor,bi süre kara bulutlarla kaplı o pis dünyadan uzaklaşıyorsunuz...
  O yüzden hayatı ıskalamamak,kenarından köşesinden yakalamak lazım...Çalışıyorsak saat 8deki oyuna,geç vakitte dışarıda olmaya izin alamıyorsak saat 3:30daki oyuna pekala yetişebiliriz.Hatta gitmek isteyip eşlik edecek arkadaş sıkıntısı yaşıyorsanız sizlere bir telefon kadar uzağım,sayın ahali :))
aralık ayının oyun düzeni için : lütfen basınız :) 
bu arada ufak bir not:oyunlar 7,5tlcik,öğrenciye   :p 

smile is charity

 gülümsemek sadakadır
bilmiyorum böyle bir ayet hadis falan var mı herhangi bi dinde
ama ben tanrı olsam kesin ilk maddelere yazardım :)
 Önemli birşey çünkü...
bence hayatta çoğu kapıyı da açıyo,özellikle günlük ,sıradan işlerde...
Benim üniversitemin 3. yılında beraber olduğum biri vardı.Hayatıma giren en kalitesiz insan,hala aklıma şaşarım "ben bu salakla nasıl çıkmışım" diye..Hani ilk yazımda sevgilim olduğunu öğrenince araştırıp amcasının hapiste yattığınu öğrenmişti ya,o çocuk. İsim olarak onaaa ne desek? 
amaaan çocuğa isim bulamadım,neyse,bahsi yeniden geçerse bu sayfanın linkini veririm olur biter.
Herneyse bu arkadaş şu karikatürdeki kızın vücut bulmuş haliydi :))
 Bi keresinde benim evimi taşıyacaktık,tabii bi dolu koli lazım.
Bende akıl danışayım diye sordum ne yapsam diye. "git yurtiçi kargoya bikaç liraya satıyo onlar"

Nasıl ya,Allahın kolisi için bikaç lira bikaç lira dünya para mı dökecem?
bu fikrimi belirttim "isteme kimseden" dedi,"vermiyo kimse kolisini,ne dileneceksin,git paranla aal" 
Bu kişi memleketinde ev taşırken kolileri mahalle bakkalından parayla satın almış biri zaten,olacak iş değil :))
 herzamanki gibi onu dinlemeyip gördüğüm ilk mağazaya girdim,gülümseyip şirin bi sesle ev taşıdığımı,koliye ihtiyacım olduğunu söyledim.Ne para istediler ne bişey,hatta daha da rahat taşiyim diye katlamama yardımcı bile oldular kolileri.
Akşam bunu anlattığımda da şaşırdı beyefendi "aaa,bana niye vermiyolar o zaman?"
eh be adam sen terörist gibi sakallı çirkin yüzünle höt zöt girip ,yabani hayvan gibi "homurhomurhomurkolihomurhomur" dersen ben sana parayla bile satmam:)))
 aynı gün,evimin aşağı katında bir spotçu abi vardı,yani ikinci elci.
Ona sordum "abi ev taşıyacam,bildiğin nakliyeci varsa numarasını alabilir miyim"
"olmaz mı yeğenim" dedi,aradı...ama aradığı kişi uygun değilmiş sanırım.Ben mağdur olmayım diye
"kızım" dedi,"bizim eşya taşımamız yasak ama sabah çok erken saatte inebilirseniz ben taşırım".
 ben bu cömert teklifi de bi sene boyunca hiçbi muhabbetim olmadığı halde her gün gülümseyip "kolay gelsin abi" dememe borçlu olduğumu düşünüyorum.Zamanla sempati yaratmışım demek ki adamda...
 ayy o günden bahsetmişken,sabah yukardaki sevgilim ve ev arkadaşları geldi erkenden,Allahrazıolsun toplanıp taşıdılar dünya kadar eşyayı.Yeni evime geldik,eşyaları indiriyoruz,Benim çocuk benden cüzdanımı aldı adama yalvarıyo "abi olur mu esnaf adamsın,abi gözünü seveyim al şu parayı,abi olur mu öyle şey" 
ya malll!!
bıraksana benim paramı,zaten ev taşımışım masrafım çok.İlla bonkörlük edeceksen çıkart cebinden kendi paranla yap bonkörlüğünü,neden benim cüzdanımın içindekiyle millete hava atıyosun.Adam onca ısrara dayanamayıp alsaydı bi elli liramdan olacaktım durduk yere,ki yeni evime aylık 120 tl verdiğim düşünülürse 50 bi öğrenciye göre çok para...
 aynı çocuk 2,15 tl diyen bakkalıma "2 lira yani:)" diye bozuk paralarımı verdiğimde "olur mu öyle şey,abi biz de bakkaldık on kuruşlarla dönüyo bu dükkan,jüpi versene şu parayı" diye zırlayıp bütünparamı bozdurmuştu 15 kuruşcuk için
:)))
şaka gibi di mi :)))

 herneysem yazımı gülümsemek güzeldir diye kapatayım.Gülümsemekten çekinmeyinnn,gülümsemek bulaşıcıdır ^^


sevgiliimiiin bir çiftliği vaaarrrr

 benim sevgilim tam bir hayvansever.
ve bu huyu beni uyuzzz ediyor
hayır hayırrrr,
hayvansever olması değil
beni hayvanmışım gibi sevmesi :-/
Mesela azıcık sokulgan bi insanımdır,kedi gibi mayışırım hemen sevdiklerime
o yüzden bana "kitty" diyo,yavru kedi anlamında. Pisipisi,miyaw,kedicik
buraya kadar güzel
kedi benzetmesinden her kadın hoşlanır
  
  Yolda seke seke yürürüm bazen.Bloğu okuyan tanıdıklar gözünün önüne getirmişlerdir sanırım:) hele mutlu olduğum zamanlar bildiğin zıplarım =)))
(İşime geldiği zaman valizlerimi falan taşıtıp işime gelmediği zamanlar yolda selam vermekle yetindiğim bir çocuk vardı,aynı yerde öğretmenlik yapardık..Bazen teneffüste bana bakarmış,zıplaya zıplaya yürüyüşümü görünce "yine kim mutlu etti şimdi bu kızı :( " diye üzülürmüş,başkasına bakarım diye :)) bu kişiye küçüklambacini diyelim,çünkü zaman içinde ondan çok bahsedicem,hayatımda yavaş yavaş kapatmaya başladığım büyük bi boşluğu var)
 Herneysem benim sevgilim-ona Alby diyelim :)))
benim Alby'm beni bu sekmelerimden ötürü tavşana benzetir...
 tavşan??Zamanında şirinliğine dayanamayıp tavşan da beslemiştim,hadi buna da eyvallah..

geçenlerde emirgan parkına gittik,koştuk eğlendik-kovalamaca falan oynadık
ben de iki koştum,hemen yoruldum.Nefes nefese kaldım...Neyse dönüş yolunda yürüyoruz,
 beni dürtükledi "baaak,sen" 
Bi baktım ki ne göreyim?
dili dışarıda bi köpek :))
aynı benim iki saat önce yaptığım gibi "hehehe" diye soluklanıyo
böylelikle beyefendi nazarında bi de köpek olduk:))
bi keresinde de burnuma bastırıp "haha,domuz" demişti :))

hayır sevdiğinden yaptığını biliyorum ama ona "bu ne sevgi ağaaaahhh,bu ne ızdırap" şarkısını armağan etmek istiyorum :)
Gerçi türkçe şarkı bilgisi "ya ya ya yaa,benim aşgım çok güzel"(hande yener/ya ya ya ya) ve "seeevgilimmm,saçlariiiin kiirmiiziii" (mustafa ceceli/sevgilim) nakaratlarıyla sınırlı, o yüzden anlayacağını sanmıyorum :)
ne yapayım,faceden kedili gif göndereyim bari  :-/

:) :) :) :))

26 Kasım 2013 Salı

şimdi ben buraya neden çıktım????*

işte bu bloğun açılma sebebi
bu peri denen arkadaş benim 6 yıllık perim.
lisenin son yıllarında tanıştık,tam gaz arkadaşlığımıza devam ettik
o zaman ben blog tutuyordum,hatta ufak bi hayran kitlem bile vardı,söylemesi ayıp :-P :-P
Bu gülperi arkadaş da istedi,ben de açayım diye.Bi gün ders çıkışı internet kafeye gittik.İsmini bile ben buldum,gulberry.blogcu.com diye. Gerçi (benim bir zamanlar hayran olduğum,annelikteki tecrübesizliğini ve yaşam tarzını komik bi dille eleştiren,ama sonra nedense karşı komşu kıvamından çıkıp çocuk eğitimi-yoga-müze falan entelleşen,o yüzden artık okumayı sevmediğim,ama bi aralar aşık olduğum,aynı zamanda "idare edemem anne" diyen Yamanın anası) aslıbery.blogspot'tan araklamaydı biraz ama olsun.İyi durdu,yakıştı benim bi deneme-cuk oturdu :)))
neyse zaman geçti lise bitti üniversitelere geçtik.
Ben hemen blogspot açtım,artık üniversiteye geçtim ya, ilk bloğumun adresinin yanına part2 koydum :)
Ama zamanla birşeyleri yazamaya yazamaya sıkılıp kapattım bloğumu
çünkü internet kurdu bi annem var,köy sitesini yönetiyo kadın,köydeki herkes face'inde var..Adımızı googledan aratıp duran bi insan :))) hatta benim eski sevgilimi öğrenince araştırmış soruşturmuş amcasının mı ne hapiste yattığını öğrenmiş.Çocuğun yaşadığı şehir türkiyenin en güneyinde anamın yaşadığı şehir türkiyenin en kuzeyinde :))) düşün yani böyle bir ana varken özel hayatımı mı yazayım kaçamaklarımı mı
başım belaya gireceğine kapatayım kurtulayım dedim
 ama beklenmeyen bir şekilde peri bloğuna sahip çıktı...Hatta yıllar geçti ,şirin bir manita yaptı gitti çocukla ayrı bir blog açtı.Şimdi bir ona bir kendi bloğuna yazıp duruyor...Ey gidi ey..
o günlerdeb bu günlere çok şeydeğişti
değişmeyen yegane şeylerden biri de perinin bana blog aç ısrarlarıydı :))) 
 arada birkaç başarısız denemem oldu...
 perinin ısrarlar ara ara devam ediyo tabi.Mesela yabancı sevgilimle anlaşamadığım komik bir olayı yazıyorum hemen cevabı "blog aç da yaz",birşey diyorum yine cevabı "unutursun bunları,blog aç da yaz"
 en son baktım ki kızın on satırlık yazısına ben 2 a4 kağıdına sığacak cevaplar yazıyorum,
dedim kızımmm
kelimeler sığmıyo işte içine,yaz kurtul :))
o yüzden yazıverdim gari
inşallah uzun soluklu olur^^




*başlık için: