25 Ocak 2014 Cumartesi

papatya !!


 Benim canım sevgilim
işe başlamamı tebrik amacıyla papatya demeti almış.
Verirken 
"papatya gibisin,beyaz ve ince" dedi  <3   <3
ben öğretmiştim bu şarkıyı
çok seviyo
her buluşmada söyüyoruz mutlaka....
Söylüyo da anlıyo mu diyorsanız,sizi aşağıdaki resme alayım =))))
Çok tatlı di mi ama yaa???
"Neden sanki böyle dudak büzüyorsun
yoksa açık söyle hç mi sevmiyorsun
sana soruyorum neden susuyorsun
bana bu sevgiyi çok mu görüyorsun"  yazmak istemiş,anlayamayanlara liriks edeyim =P

24 Ocak 2014 Cuma

yeni bir başlangıç...

 hani dizilerin final bölümü olur ya
herkes biyerlere dağılır,sevenler kavuşur,küsler barışır,komşular taşınır...
bir dönem kapanır,bir dönem açılır...
 işte ben de öyle bir döneme girmiş gibi hissediyorum kendimi
pekçok şey hızla değişmeye başladı hayatımda
öncelikle iş buldum
eveet,nihayet :)
bu konunun yazısı gelecek...
iş bulmak tabii aylık 400 burs+baba harçlığıyla geçindiğim züğürtlük günlerinin bitişi demek
işyerinde olan tonla gençle arkadaş olmak,yeni bir çevre edinmek demek
haftanın 6 günü çalışmak...hayatının komple değişmesi demek
 sonra...
ablamın 48 saatten fazla uzak kalamadığı sevgilisi askere gidiyor,tam da bugünlerde.
ve yeni bir kursa yazıldı,uzun süreli bir kurs...Yeni bir ortam yeni arkadaşlar,uzağa giden sevgili..
dizinin her karakteri o da değişimlere uğradı..
sonra evimiz
3 aydır bizde misafir olan,ev yaşamımızı tamamen değiştiren yaşlı akrabalarımız tekrar memleketine dönüyor...
çocukluk arkadaşım akain
hayatında ilk defa bir ilişkiye başladı,22 yıllık hayatında ilk defa Pıtırcık!
Senarist giderayak ona da bir süpriz hazırlamış oldu=))
  konuyla çok alakasız ama tam da bunları düşündüğüm sırada Alby bugün yeni eve taşındıklarını söyledi
yeni..
ne bileyim,işaret gibi geldi bu kadar yeniliğin bir arada olması
inşallah hayırlara işaret olmuştur
Allah hepimizin yüzünü güldürür...

21 Ocak 2014 Salı

ilgi

"yarın işgörüşmesine gidicem.Sabah beni de kaldırır mısın?" dediğimde
aa iş görümesi mi?
ne işi?
nerede?
kaçta?
cümlelerini kurmadan "hiç de uyanmıyosun Jüpi,kaldıramam!" diyen bir ablam var
şenim :-/

başka dilde aşk :)

ben:  yarın bi iş görüşmem var,bu bahaneyle de görüşmüş oluruz
anlatmak istediğim:  yarın bir iş görüşmem var.Evden çıkmak için bahane olur bana. Çıkınca da senle buluşuruz
alby'min anladığı:  yarın bir iş görüşmem var.Sonra da bahane ile görüşeceğim
Alby'min söylediği:  bahane kim aşkım?


:) :)  :)

brailla alfabesiyle mektup yazmak

 Romantiklikte çağ atladım okuyucuuu...
geçen hafta karanlıkta diyalog etkinliğine katılmıştım,görmeyen birinin istanbul macerasını deneyimlendirmek için-yazısı yakında gelecek.
Orada aklıma gelen bir fikri bugün uygulamaya koyuldum ;
Alby'me Braille Alfabesiyle mektup yazdım!!!!
 Bir parşömen kağıdına ojeleri damlata damlata yazdım mektubumu
Tabii öncesinde müsvette bir kağıda
neler yazacağınızı belirlemeniz de çok önemli...
=)))
Ve işte sonuçta ortaya böyle birşey çıktı  <3
   "gözümü kapatınca seni görüyorum ya habibi" yazıyor,pembeli kısımdaysa onun dilinde "seni seviyorum" yazdım ^^
Bir de tarih atıp rujla mühürledik miiiii
tamaaammm =))))
  Öğlen buluştuğumuzda verdim Alby'e,akşam çözmüş neler yazdığını,
Çooook sevmiş hediyemi <3
 Ki Alby benim hediyelerimi genelde sevmez :)
daha yeniydik o zamanlar,kendime bayramlık alırken ona da birşey almıştım,bi kere üstünde görmedim
 türkiyeye gelişinin yıldönümünde barış işaretli-türk bayraklı hediye yaptım-pasta götürdüm,beğendin mi sorusuna "pasta güzel olmuş" dedi :)
kavanozdan kar küresi yaptım, "annem buna zeytin koyar" dedi.
beğenmedin mi? soruma "hediye yani,güzel çirkin ne önemi var" cevabını verdi!!!
Anlayacağınız benim adam biraz kıl :)))
 O yüzden bu mektubu beğeneceğinden de hiç emin değildim ama
 alınca gözleri parladı,
teşekkür etti.
Çözdükten sonra da şöyle bir mesaj attı <3



*bu arada türkçesinin maşallahı var di mi??

20 Ocak 2014 Pazartesi

konken:)

 bugün sevgilim bana konken oynamayı öğretti
ilk elde yenince tabii,deymeyin benim keyfime :)
zaten tavlada da ballıyımdır,hep yenerdim Albişi
 gaza geldim,"hadi birşeyine oynayalım" dedim-hesabına oynadık
sonraki üç eli Alby aldı,hesap bana kitlendi =))))

 bu sırada aklıma çok sevdiğim bir diziden bir sahne geldi
7 numarada üçkağıtçının önde gideni bir karakter var: Berat
bu berat bir gün bir elektronik aleti tamir edebilmek için pinti Receple iddiaya giriyor.Replik aynen şu:
RECEP: gafan çaluşuyo ama okadarda degül.. bu bilgü işü
BERAT: tamir edersem utanırsın ama
RECEP: edemezsende sen utanırsın..
BERAT: edecem işte
RECEP: edemücen işte
BERAT: varmusun iddasuna...
RECEP: varum tabü
BERAT: nesine?
RECEP: sen söyle.. ama pahalu olmasun
BERAT: bi kilo baklavasına
RECEP: 750 gr?
BARAT: kabul

Sonrasında Berat iddiayı kaybediyor,hırslanıyor ve bu sefer de takımelbisesine iddiaya giriyorlar
tabii ilk iddiayı kazanan Recep balıklama atlıyor,nasolsa beceremez diye.
Sonradan ortaya çıkıyo ki meğer bu Berat elektrik teknikerliği okumuş lisede,iddiayı kızıştırmak için bilmiyo gibi yapmış ilkin =)))

 İşte Alby ilk elde yenilip sonrakilerde ortalığın tozunu attırınca bana bu sahneyi hatırlattı :)))



19 Ocak 2014 Pazar

mümtaz yener ve harika çizgileri

 Sanat galerisi,resim sergisi gibi yerler gezmeye bayılırım günlük
kendimi bildim bileli bu böyledir
hele hele alalade bir sergi salonu değil de bir ruhu varsa mekanın,çalan müzikler insanın ruhunu harekete geçirecek cinstense daha bi bayılırım,
doyurucu bir sergi gezdiğimde gözlerimin dolduğu da olmuştur :)
 Alby'i de sürekli bulduğum sergiye bulduğum galeriye götürürüm
ama şu bianel zımbırtılarını falan sevemedik pek,içimiz almıyo-belki bizim cahilliğimizdendir,bilemiyorum.
Bi keresinde de bi galeriye girdik,isim vermeyim-sanat sanattır elbet kaliteli eserlerdir
ama Allah günah yazmasın,onlar ne yaa :-S
taşa çivi çakmışlar galeriye koymuşlar:) abidik gubidik şeyler
böyle yerlere biriyle gelmişsen "kral çıplak" hikayesindeki tebaaya benzersin :)
sevmesen,anlayamasan bile  hmm hmm diye incelersin :)
Biz de öyle yaptık,ama çıktığımızda kahkahalarımıza engel olamadık:)
en çok da oranın güvenlik görevlisine acıdık,adam garibim bütün gün o ucubik eserlere baka baka depresyona girmiş,yüzü solmuştu bildiğin =)))

 Ama dün çok güzel bi yere girdik
Ziraat bankasının sanat galerisine.Adres olarak teee istiklalin sonu-tünele yakın biyerde diyeyim.
Galeri Mümtaz Yener'in resim sergisiydi.
Özellikle milenyumu anlattığı makinalı resimlere bayıldıımmmmm
harika ya,mevlevileri-ozanları-insanları makinalaştırmış,bütün yaratıcılığını kullanmış

Üniversite zamanında sanayi devrimiyle ilgili bi dersimiz vardı,ödev hazırlamıştım.Bu resmi görünce nasıl üzüldüm anlatamam,keşke o zaman görseydim de slaytıma ekleseydim...
Distopya kitaplarına kapak olacak kalitede,şu resmin güzelliğine bakın yaaa   <3  <3

Makineleşme dışında üstteki resme benzer "beyoğlundakiler" temalı eserler vardı,ya da bodrumu anlatan resimler...Benim yorumum genel olarak gelir farkı arasındaki uçurumu anlatmak istediği yönünde.Çünkü yazlık yerde yayılan,alem yapan insanların yanına mutlaka onları şaşkınlıkla izleyen köylüler veya hizmetçiler de çizmişti...
 Serginin bir diğer eseri de karıncalar
bu konuda yorum yapamayacağım,karıncalı bir ütopya mı kurmuş kendisi,çalışma bakımından karınca kolonisine mi benzetmiş :)
pek de kendime yakın bulamadım zaten bu karıncaları :)
 asıl Alby'min favorisi bir eser vardı
anne sırtında çocuğu var,ama bunlar gibi detaylı yağlıboya resimlerden değil
daha küçük ve çok basit görünen
ama muazzam bi eserdi,ne kataloğa koymuşlar ne de google aratmalarımda bulabildim...
ama bir gün onun kartpostalına rastlayacağıma dair bir umudum var,Alby uzak ülkelere gittiğinde o kartpostala mektup yazıp gönderebilirim :)

 Herneyse,sergi 24 ocak 2014'e kadar Ziraat Tünel Sanat Galerisinde
bence kaçırmayın,siz de gezin ^^

korkak tavuğun kısacık direniş macerası...

 Hava kararınca çıktık bugün kafemizden,istiklal caddesi bir tuhaftı...
Kalabalık gruplar alkış tutuyo,seçilemeyen sloganlar atıyorlar...
bende ne alakaysa Mustafa Sarıgül geçiyo falan sandım
alakaya maydanoz di mi okuyucu
ne bileyim,öyle sandım :)
 kalabalığa doğru biraz daha ilerledik,artık pankartlar seçiliyordu "mesele 3-5 gb değil" "porno siteleri yasaklayalım da bizi mi  xyz" falan :)
internet sansürüne karşı bir eylemmiş meğerse,
sansüre direniş...
gezi direnişinde başka şehirdeydim,stajım vardı
hala içimde uktedir katılamamak,o yüzden böyle bi ortamda olmak beni heyecanlandırdı
Alby'e "ne güzel,biz de katılalım" dememe kalmadı
Allaaaahhh
dünya kadar adam bize  (yani meydan yönüne) doğru koşmaya başladı,neye uğradığımı şaşırdım
bi de insanlar hazırlıklı gelmişler,gaz maskeleri falan var-uzaylı gibi.Benimse bir atkım bile yok...
Alby hemen beni ara sokaklara soktu da kalabalıktan kurtulduk,sonra bir bara girdik,birşeyler içtik
gerçi ben içemedim pek,beğenmedim vodkayı-bıraktım tüm bardağı...
 çıktığımızda bizim barın oraya kadar gelmişti kalabalık,tekrar aralarına dalmak istedim,alkış tutanlarla alkış tuttum..
derken herhalde gaz bombası atmışlar yakınlarda,genzim falan yanmaya başladı.Öksür öksür bi hal oldum.
Orada gaz var-arkadan dolaşalım diye döndüğümüzde yine koşan insan sürüsüyle karşılaşmayalım mı...
direniş benim neyime?
korkak bi tavuğum ben
huzursuzlandım iyice,gitmek istedim...
bi taraftan gidemeyiz,gaz genzimizi yakıyo,öteki taraftan gidemeyiz gençler barikat kuruyo..
bir arasokağa girdik-polis kapatmış TOMA'sıyla,işaret yaptı giremezsiniz diye..Alby ile başka çıkış yolu ararken ne kadar huzursuz olduğumu farketti.
"Korkuyo musun?" dedi,kafa salladım.
sımsıkı sarıldı,saçlarımı öptü
"ben de korkuyorum" dedi.
İnanmadım tabii,Alby kim korkmak kim...
Savaş görmüş,bombadan yaralanmış adam biber gazından mı korkacak??
"şaka yapıyosun" dedim, "ciddi misin??"
"evet" dedi "senden ayrılmaktan korkuyorum,beni terkedeceksin diye çok korkuyorum..."
...
aaah ah günlük
ben bi bok yiyip en uzun ilişkimin 4 ay olduğunu* söylemişim Alby'e...
İnan hiç hatırlamıyorum,neden söyledim-ne zaman söyledim...
Eh,bizim ilişkimiz de 4 aya girdi girecek..
o yüzden Alby'de bi takıntı oluştu,onu terkedeceğimi zannediyor.Kaç zamandır konu nerelerden girerse girsin buradan çıkıyor :(
 güzel şeyler söylüyorum,onunla mutlu olduğumu anlatıyorum,neşeyle ayrılıyoruz-ama ertesi buluşmada yine açılıyo konusu...
ne yapacağımı bilmiyorum,çok narin,çok çok hassas bir çocuk Alby,onu kırmak istemiyorum...
Öyle işte günlük...

*daha uzun bi tane var da ben onu ilişkiden falan saymıyorum,şurda bahsetmiştim kendisinden

17 Ocak 2014 Cuma

fimo hamurundan barış sembolü yapmak :)

Sevgili günlüüüük
ben geldimmm
hem de yine elim dolu geldim, şenim ^^
 yarın benim biricik sevgilimin Türkiyeye gelişinin birinci yılı.
Aslında keşke ülkesinde savaş olmasaymış da hiç gelmeseymiş,mutlu mesut yaşamına devam etseymiş-ben tanışmamaya da razıydım ama dünya hali işte...
Yine de her şerde bir hayır var demek lazım, kötü olaylara iyi bir taraf bulmaya çalışmak lazım.
Burada iyi taraf Alby ile benim tanışmam oluyo,
Aslındaaa
açıkçası çok uzun vadeli bi ilişkimizin olacağını düşünmüyorum, sonumuzun havaalanında sıkıca sarılıp onu uzak ülkelerden birine göndermek olduğunu hissediyorum.O gün gelene kadar da aşkımı doya doya yaşamayı düşünüyorum...
 Herneyse,bu özel gün için ona bir hediye yapayım dedim.
Geçen hediyemi hatırlarsınız,fimo hamurundan dünya yapmıştım.
Yine bir anahtarlık yapayım,bu sefer de türkiye haritası olsun demiştim
ama malumunuz , kan dökerek kazanılan bütün topraklar gibi bir sürü girinti çıkıntı mevcut,cesaret edemedim...
Marifetli peri'nin şu linkindeki gibi magnet yapayım dedim,adam zaten otellerde yaşıyo diye vazgeçtim...
En sonunda ne yapacağımı buldum.
Bu arada ilkokul arkadaşım Akain sağolsun,başından sonuna deli emek verdi :)))
Okuduğunu biliyorum,tekrardan teşekkürlerimi sunayim ^^
 Efendim,dedim ki..
madem bu adam savaştan kaçıp da geldi,o zaman ona bir barış simgeli anahtarlık yapayım ^^
içine bir de Türkiyeyi temsilen nazar boncuğu katayım^^
herneyse efendim,malzemeleri sayıyorum
:
Bir adet kırmızı fimo,minnacık da mavi beyaz ve sarı fimolar
                               
Kırmızı fimomuzu ince bir rulo halinde açıp yuvarlak haline getiriyoruz.İçine de yine rulo şeritlerimizi ,barış sembolü olacak şekilde yerleştiriyoruz-çok basit :)
Daha sonra yuvarlak haline getirdiğimiz beyaz fimocuğumuzu parmağımızla eziyoruz,
üstüne daha küçük bir yuvarlak haline getirdiğimiz mavi fimomuzu eziyoruz,
üstüne daha küçük bir yuvarlak haline getirdiğimiz sarı fimomuzu eziyoruz
veee onun üstüne daha da bi küçük yuvarlak haline getirdiğimiz mavi fimomuzu eziyoruz:-)
       
Nazar boncuğumuzu da ekledikten sonra anahtar zincirimizi takııııp fırına ya da kaynar suya gönderiyoruz :))
kiii seramik halini alsın-sertleşsin:)
 barış sembolünden sonra bi de kalp yapiim dedim,üstüne ay yıldız koyarım...
o da şöyle bişey olsu işte,tarife bile gerek yok
kırmızıyla kalp yapıyoruz,zincirini ekleyip bozulan yerleri düzeltip beyazla ay yıldız ekliyoruz...



Bittikten sonra da cezveye atıp iyicene kaynatıyoruz-sertleşiyo.
 Daha sonra kurulayıp renksiz ojeyle bir de cila atıyoruz...
  Öyle işte,benim hediyelerim bu kadar
aslında bir de mektup yazmak istiyorum ama anlar mı emin değilim,o yüzden resim de çizebilirim :))
bilmiyorum,bitmiş halini eklerim belkim ^^


yanlışlık...

 "yarın Alby'min Türkiyeye gelişinin birinci yılı, içinde türk bayrağı geçen güzel bi hediye yapmak istiyorum."
 bu mesajı geçen dünya anahtarlığı hediyeme büyük emeği geçen arkadaşım Akaine atacağıma 
ALBY'E ATTIM!!!
inanabiliyo musun günlük,gitti gülll gibi süprizim
of nalet olsun :(((

16 Ocak 2014 Perşembe

küçüklambacini

aramak zorundaydım bugün seni
kabul ediyorum
ama üçbuçuk saat aralıksız konuşmak zorunda değildim
zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışım,
sana ümit verdiğim için özür dilerim...
 işim düşmese vallahi aramazdım
sen de biliyosun 
ama ne zaman düşüp dizlerimi kanatsam elinde tentürdiyotla bana koşacağını da ben biliyorum...

14 Ocak 2014 Salı

ALINGAN..

 Alby kafede bize bakan garsonun yabancı olduğunu iddia etti
Biraz bozuktu cümle yapısı ama aksansız konuşuyordu,o yüzden ben ihtimal vermedim...
 Siparişleri getirince nereli olduğunu sorduk,türk değilmiş cidden de..
"çok güzel aksanınız var" dedim,sonra da o adam hakkında biraz konuştuk
"1-2 sene daha kalırsam türkiyede,bende öyle konuşucam" dedi, "aksansız"
"hayıııırrr"  diye feryad ettim:)
"Albiş saçmalama,ben çok seviyorum senin aksanını"
 gerçekten de öyle.İlk gördüğüm an da bozuk türkçesine vurulmuştum zaten <3
o kadar şirin konuşuyo ki,bi gün bir videosunu ekleyeceğim-siz de görün. Pıtı pıtı böyle,geç karşısına on saat dinle <3
 "i am serious Alby" dedim, "öyle tatlı konuşuyosun ki neşem yerine geliyo,ne söylesen gülüyorum"
benim bu cümleme gelen cevap ne sence günlük??
Alınganlıkta sınıf atlayan Alby'min cevabı
 "ben Şaban zaten???!!"
 =))

arap mutfağı denemesi...

Alby'min ne zamandır bahsettiği bir yer vardı,Fes Food diye bir arap restoranı
evet,fes bu bildiğimiz başımıza takılan festen,Aksaraydaymış.
 Ben de hevesi kırılmasın diye "gidelim gidelim" diyordum her fırsatta...
Aslında yeni lezzetlere açık bir damak tadım yok
oysa çok isterim devamlı farklı yerlere gideyim,her yörenin mutfağını yiyeyim...
ama yok...
binbir hevesle ramen almıştım-kore yemeği
iki çataldan sonrasını midem almadı
meksika yemeği yiyim dedim,acıdan boğazım yandı
çin restoranına otudum-türk mantısına benzer birşey yedim:)
midye antalyada yenir dediler,gittim aldığım gibi çöpe attım
bursada iskender yedim,yoğurt mideme dokundu
yani bi ayder yaylasında yediğim kuymak ve uzungölde yediğim laz böreği uydu damak tadıma,o da karadenizli olduğumdan diyeceğim ama karadenizin ısırgan otlu lahanalı ..ıyy böyle yeşil yeşil yemeklerini-turşu kavurmalarını hiç yiyemiyorum
neyse,diyeceğim o ki hayalini kurduğum jüpiterlikedi gibi açık değilim değişik tadlara...
 Alby ile aksaraya doğru yola çıktık
bu Fes Food nerede biliyo musunuz?
otobüsle ya da tramvayla Aksarayda iniyosunuz,biraz ilerleyince karşısınıza çıkıyor
herneyse,Alby döner aldı,ben fatte diye bir yemek aldım (isminden emin değilim)
bi de kıtırlı salata söyledik
aslında bi de pilav söyledik ama geç gelince iptal etmek durumunda kaldık,o yüzden fotoğrafta yok maalesef :(
 Ben ilk kaşığımı aldım,böyle anneler yufkayı buzluğa atar da sonra kızartır ya,kıtır kıtır
işte öyle kıtırlık vardı,yoğurt ve sos da vardı
yalancı mantı gibi geldi tadı,bayıldım
Alby sevinsin diye abartılı bi tepkiyle "nefis,ay çok sevdim" deyip durdum.Alby de mutlu oldu "benim annem de hep yaapr bundan" falan dedi...
Herşey ne kadar güzeldi,
taa ki kıtırlar bitip alt tabakaya geçene kadar :-S
Yemeğin altında boydan boya nohut varmış,sanırım arap mutfağında nohut önemli bi yer tutuyo çünkü menüde humus,farafel adlı nohut döner falan..bissürü nohutlu yemek vardı.
Benim fatteme gelecek olursak,nohutu da geçtim bildiğin iki çay bardağı yağ vardı yüzen.Hani yağlı yemek olur,anlarım da
bunda sanki yemek bitmiş,kıtır ekmekleri katmadan iki bardak yağ ekleyelim demişler.
Sevemedim o yüzden..
Alby'nin döneri de güzeldi,salata da biraz fazla ekşiydi ama...Yedik yani az çok :-/
 yine de sevdiğimi düşünüyordum,bi ara Alby'nin kolasından içeyim dedim
anammmm,mis gibi bildiğin tad :)
insanın bildiği tad gibisi var mı ya...
Şaka bi yana vallahi şu koca sofradan en sevdiğim şey kola oldu:)
 Yine gider miyim?
Alby mutlu olacaksa gider , mmm nefis diye diye yerim :)
tavsiye eder miyim??
farklı tadları seviyorsanız güzel bir  deneyim olabilir :)

vakit bulunmaz,yaratılır ^^

 bazı dostlar çok kıymetlidir...
öyle ki görüşmeye hiç fırsat olmasa bile fırsat yaratmak gerekir...
mesela hiç vaktinin olmadığı bir an A şehrinden B şehrine gitmen gerektiğinde, sırf Homy'ye bi kerecik sarılabilmek,kedimizi bir kerecik mıncırabilmek için C şehrine bi uğramak gerekir:) Geçe 12de otogara gelip sabah 9'da B şehrine gidecek olsan,yorgunluktan hışırın çıkacak olsa da öyle..
 Böyle anlardan birini de bu cumartesi yaşadım...

Peri ile bazı özel sebeplerden ötürü haftalardır görüşemiyorduk.Sabahtan akşama kadar çalıştığı için ve babasının çocukluk hayali garidyanlık mesleğini bu yaşında icra etmeye heves ettiği için,çook zordu görüşmemiz.
aynı şehirde hasret çekiyorduk anlayacağın :))
 cumartesi akşamı ,tam da eve geç kaldığım saatlerde aklıma geldi-Perinin biyerde randevusu vardı bu akşam.Yazmiim şimdi,özel accık :P
aradım,işi bitmiş,eve dönmek üzereymiş,osmanbey metrosu yakınındaymış
ben de zaten Alby'den ayrılmak üzereydim,taksim metrosu yakınındaydım :))
 hemen metroya koştum,ortada buluştuk
hızlı hızlı hayatımızda ne oldu ne bitti anlattık,hızlıcana dert dinledik,hızlıcana komik anı anlattık,hızlıcana kahkahalar attık,hızlıcana fotoğraf çektirdik...
 anlayacağın: hızlıcana dostluğumuzu tazeledik ayrıldık:)

 güzel bir andı...

13 Ocak 2014 Pazartesi

ANI GİYMEK :)


Merhaba güzel günlüüüük
Bugün sana güpgüzel bir yerden bahsedeceğim
Sanki zaman makinasıyla,zamansız bir ülkeye gitmişsin gibi bir yer..
türkiyenin en büyük ikinci elcisiii!!!
ne???
yüz mü büzüyosun sen? Buradan çok seçemiyorum...
 yüz falan büzme okuyucum,dur hemen senin için havalı bir hale getiriyorum cümleyi..
Türkiyenin en büyük retro kıyafet satan dönem mağazası
heh,oldu şimdi di mi???
Pek izlemediğim için hakim değilim ama hangi dizide geçmiş zamanları yadetseler buranın kıyafetlerine başvuruyorlarmış,mekanda okuduğum gazetelerden anladığım kadarıyla =))
 mekan çok büyük,azıcık da labirent gibi geldi bize:)
peşinize takılan kimsecikler de yok...
dilediğiniz kıyafeti giyinip çıkartabiliyor,kıyafet yığınları arasında sevgilinize kaçamak öpücükler kondurabiliyorsunuzz=)
bu bakımdan da iyi bir yer :P
neler yok ki içinde...çiçekli erkek gömlekleri,"ben iş kadınıyım" mesajı veren 70ler etekleri,güllübasma etekler,çeşit çeşit ayakkabı,vatkalı ceketler,gelinlikler,çocuklara yönelik arı maya-ayı-pamuk prenses ve benzeri kostümler...
üstelik ürün kiralama imkanı da varmış.Peşimize bir görevli takılmasın diye hayalet rolünü üstlendim,fiyat sormak aklıma gelmedi..
ama çok pahallı olduğunu sanmıyorum..
sadece retro kıyafetler de yok,herzaman giyindiğimiz kıyafetlerin ikinci elleri de mevcut,bi neviii  bitpazarı :))
 bazı kadınlar tiksinebiliyo ikinci el kıyafetten,ama ben öyle değilim.Yıllarca ablamın eşyalarını kullanmam yetmiyomuş gibi ünide ev arkadaşım Lima'nın dolabını da sömürürdüm :)
 Mekan olarak da loş ışıklı,plaktan güzel melodilerin yükseldiği şık bir yer..Fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere..Bu arada ilk foto Albiş,ama diğerlerini google'dan buldum,o yüzden maalesef emeğe saygı gösterip fotoğrafları çekenlerin adreslerini paylaşamayacağım...
 By Retro nerededir sorusuna gelirsek...
İstiklal caddesinde-Suriye pasajında.
İstanbulun yabancısı olanlara şöyle tarif edeyim,bir şekilde istiklal caddesini buldunuz,aferin
düüüüümdüz cadde boyunca yürüyosunuz,arada sokak müzisyenlerini de dinleyin lütfen:)
ilerleyin ilerleyin,demirören AVMyi falan geçin,yürüyün yürüüyüüün.Galatasaray lisesinin önüne mi geldiniz? muhtemelen eylem vardır,birazcık okuyun bakın pankartları,haklı olduklarına inanıyorsanız bir imzada siz atıverin,elinize yapışmaz :) galatasarayı geçtikten sonra biraz daha ilerleyiiiin,azıcık daha...
Heh tamam,tünele varmadan Suriye pasajını göreceksiniz :)
yolun sağ mı solu mu tarafına gelecek olursak
ben 22 yaşımdayım,üstelik sertifikalı bir arama kurtarmacıyım
ama hala sağımı solumu bilmem,yani kime göre saaaağğğ kime göre sol
di mi ama???
o yüzden GS lisesinin karşısından dümdüz devam edin diyeceğim,yanlış anlaşılmaya mahal olmasın =))



------------
 bu arada karar verdim
İleride,münasip koca adayımı bulduğum,yüzüğü parmağıma taktığım vakit
buram buram nostalji kokan bir gelinlik kiralayacağım
böyle uzun kolları olan,emek emek dantelle işlenmiş,duvağından teller sarkan...
işte öyle bir gelinlikle nostaljik fotoğraflar çektireceğim.
..
 Aslında çok isterdim annemin gelinliğini giyeyim
hatta küçükken gelinliğin olduğu valizden dantelli eldivenleri bulur,gizli gizli giyerdim.
Ama biraz büyüyünce..
yani nasıl anlatsam
annem inşallah bu bloğu görmez ama
ne çirkin şu kadının gelinliği be!!
ohh,yazdım rahatladım :)
sırf onun zevksizliği yüzünden çocukluk hayalimi elin ikinci el gelinlikleriyle gidericem
püfff...

12 Ocak 2014 Pazar

kız çocuk özlemi..

 Alby ile ilk buluşmamızdı...
kız kulesine gittik,konuşmaya çalışıyoruz
şimdi maşallahı var,o zamanlar nerdyese hiç türkçe konuşamıyodu,tarzanca iletişim kuruyoduk :)
 bi ara telefonunu açtı,bu resme benzer bir resim gösteri
"benim kızkardiş" dedi,birşey demedim.
"oldu" dedi" .Ben de zannettim ki hani "24 yaşıma geldim,bu yaşta kız kardeşim oldu" falan dedi.Hmm dedim
tekrar söyledi "oldu" ama bu u yu biraz ü gibi söyledi,oldü gibi...
lan dedim acaba kız kardeşi mi öldü??
savaş mavaş,ölür yani
çok üzüldüm ama ne dicem.. "öldü mü?" diye düzelttim,kill? dedim 
ingilizcemi de yesinler :-P
kafa salladı
ben iyice üzülüp söyleyecek kelime düşünürken
 "şaka şaka" dedi, "bu benim resmim"
Sen de bak,blog okuyucusu
hiç bu resim erkek çocuğuna benziyo mu :))
Ailenin üçüncü erkek çocuğu...
Hep bi kızı olsun isteyen annesi de ne yapsın,hazır sarı doğmuş
kız gibi seviyomuş bunu :)
saçlarına falan toka takarmış,öyle gezmiş uzun süre :)
gerçi anasına da yazık
Alby'den seneler sonra tekrar hamile kalmış,kız çocuk istediğini bilen doktor da sırf piçliğine "kızın olacak" demiş,evde bir bayram havası...
ama ve lakin yine oğlu olmuş :)
yazık kadına,durumu içselleştirince çok üzücü bişey
evlat evlattır da kız evlat da başkadır sanki :-P

7 Ocak 2014 Salı

dilek feneri sabotajcıları :@


Bu sefer uçurabildik dilek fenerimizi
ama muradıma erebildim mi??
hayırrrrr
bu sefer mekan beşiktaş sahili...
deniz kenarında romantik gecenin keyfini sürerken gözüme ilişti fenerler,geçen seferden hüsrana uğramıştım zaten salak adamın biri yüzünden...
 bu sefer alalım,güle oynaya açıp ,romantik dileklerle uçuralım istemiştim...
ama istanbuldaki dilek fenercileriyle bu pek de mümkün olmuyomuş maalesef,ikidir öğrenmiş oldum...
 anlatıyorum...
ilk iş güzel bir renk seçtik,abi aldı,denize yakın sandalyesine oturdu,paketi açtı,katlanmış yerleri açtııı açtıııı
"biz yaparız aslında" dedim, "tamam tamam" dedi.
sonra parafini aldııı,açtıı  "takmayı biliyoruz,daha önce de uçurduk" dedim. Gözlerini devirdi
bi de onca uyarıya rağmen ateşi yaktı da bize öyle verdi!!!!!!
 e ne anladım ben bu işten,amaç gökte uçan dilek fenerini izlemekse niye 5 lira vereyim ki? Sahilde boylu boyunca uçuruyo millet,durur onları izerim :@
 Herneyse biz aldık Albyle , her olaya komik tarafından bakmayı ilke edinen bi çift olarak epey güldük ikidir başımıza gelen olaya..
derken adamın sesini duyduk arkadan "indirin onu ! alçakta tutun,rüzgar almasın"
gülmeye devam ettik,adamın dediği şekilde tutttuk
bekle bekle bi süre sonra kendine geldi balon,uçmaya hazır hale geldi
Alby cebinden telefonunu çıkarttı,abi resmimizi çeksin diye.Poz verdikten sonra adamdan telefonu almak için balonu bıraktı Alby,tabii havalanmaya hazır balon da dengesini yitirdi,bana doğru eğildi.
Azıcık korktum "gel alby yanıyo burası" dedim,hemen adam geldi.Adam panikle "oldu bu bırak bırak" dedi.
Bende refleks olarak attım elimden,o uçtu...
oysa dilek dileyecektik,beraber uçuracaktık...
pis adam bütün romantizmimi sabote etti,bir kez daha...
neyse ki çok güzel uçtu balonumuz,ışığı bitene kadar onu izledik <3
 sonra da ayaklarımızı denize sallandırıp oturduk
ben şarkılar söyledim albye
burada ufak bi ayrıntı vereyim
ben şarkı söyleyince kedim odadan koşa koşa kaçar
vallahi billahi,abartmıyorum
sesim cidden kötüdür
ama ne hikmetse hayatımdaki erkekler benim şarkı söylememe bayılıyolar,hem de biri değil ikisi değil,hepsi böyle...
o yüzden bülbül gibi şakırım devamlı :)
Albye de dakikalarca şarkı söyledim, 
"Sende biraz naz ediyorsun ama yinede bana gönlün var gibi gibi Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi "
=))))
sonracığıma kalktık oradan,dolmabahçeyi boylu boyunca gezip taksime yürüdük
anammmm
bir yokuş var bir yokuş var ki kabataştan taksime giderken,sorma!
neyse Alby'nin omuzları 7/24 bana rezerve
yolun yarısında sırtında taşıdı beni garibim
eşeğe semeri yük olmaz demişler :)
yine de yokuşun sonuna geldiğimizde nefes nefese kalan bendim,narin bir bünyem var sanırım...
öyle işte,güzel bir geceydi
gerçi gece demeye bin şahit ister,saat 9 buçukta dönmek zorundaydım evime
aaaaah gezmeye çıkmak için akşam 9u beklediğim öğrencilik günlerim ah...
gel de özleme misss kokan özgürlüğünü :(

3 Ocak 2014 Cuma

sesimi tanımayan sevgili :(

 Boğazınızın ağrıdığı,sesinizin çatal çatal çıktığı bir gece arayan sevgiliniz sesinizi BABANIZIN sesine benzetip "kusura bakmayın" diye telefonu suratınıza kapatsa,tekrar aradığınızda "kızın babası arıyo şimdi,sen kimsin diye soracak.Acaba ne desem" diye korkuyla,sesi titreye titreye "alo" diyen bir çocukla beraber olsanız,ne yaparsınız????

2 Ocak 2014 Perşembe

ALBY'NİN DOĞUMGÜNÜSÜ

 bugün albyle gecikmiş yılbaşı ve gecikmiş doğumgünü kutlaması yaptık...
Aslında hiçbirşey hayal ettiğim gibi geçmedi :(
ben 31 aralık akşamı bi bahaneyle yanına kaçıp kar küremi vermeyi,dilek feneri uçup hızlıca evime dönmeyi düşünmüştüm,olmadı...
1 ocak günü  de doğumgününü kutlamaya gidemedim,oysa ona pasta yapacaktım,güzel bi yer bulacaktı,pasta yiyip vodka içecektik...
Ama olmadı :(
geldik bugüne...
 Bi değişiklik olsun dedim,piyerlotiye çıkalım
metrobüste buluştuk,ayvansarayda indik...
internetten okuduğuma göre hemen düz yürü-piyerloti diyolardı
yok öyle bişey
indiik,feshaneye gittiik,yürüdük yürüdük anca eyübe çıkabildik.
zaten yılbaşı zamanları,otel kalabalık.müşterilerle ilgilenmekten uyuyamamış çocuk,bi de ben yürüttüm bi dünya
bu birinci fiyaskoydu
karnı çok açmış,biyere girdik bi lahmacun bi pide dedik,sıfırdan yapmaya başladılar,yarım saatte zor servis edildi,zaten azıcık olan vaktimizin değerli 45 dakikası orada ziyan oldu
bu ikinci fiyaskoydu
yürüye yürüye teleferiği bulduk.En az yirmi dakika sıra bekledik,sonra 8 kişi bindik teleferiğe.Oysa hiç öyle hayal etmemiştim,başbaşa oluruz,bi kaçamak buse kondurur,hediyelerini veririm demiştim...Üstelik ben son bindiğimde uzun bi yol  gibi gelmişti,manzara harika gelmişti...Oysa bindiğimiz gibi indik
bu üçüncü fiyaskoydu
 herneyse,indik teleferikten.Manzara bakma alanı var ya çıkışta,orası çok kalabalıktı,biz de doğru inmeye başladık.Bi ara oturdum bi mezarlığın dibine,ilk hediyemi verdim,kar küremi.
"beğenmedin mi???" diye sordum
"önemli değil"dedi
aynı dili konuşmamanın kötü tarafları,belki de daha güzel birşey söylemek istemişti. Bu "önemli değil" benim suratımı asınca "yani hediye...güzel çirkin ne önemi var? " dedi.Yani böyle söylenir mi,özenmişim bezenmişim ellerimle hediye yapmışım,hediyenin çirkini olmaz diyo :(
 he,öteki yorumu da bomba
"ben bunu eve götürdümse,annem yıkar zeytin koyar içine" :))
(zeytincilik yapıyolarmış da memlekette)
hala mezarlıktan dooru yürüyoruz,orada eski yazılar var,benimki bilir okumasını.Tuhaf mezar taşı olanları sordum bana okudu falan
bi ara bana döndü
"sen fatiha biliyor?" dedi
evet dedim,çooook ısrar etti söylemem için
benim elhamdürüllahirabbil dememle kahkaha atmaya başladı
çok komik söylüyomuşum,kendi nasıl konuştuğundan,aksanından haberi yok herhalde,benimle dalga geçiyo köpek :)
"Allah anlıyodur umarım" dedim,ne diyim yani...
 Eyübe çıkınca bi tane pastane gördük,girdik içeri siparişlerimizi verdik
ben de adamı tembihledim "mum koyun" diye
geldi tatlımız,dilek tutuldu mum üflendi :))
bayıldıı :) Hemen taktı anahtarını,başka anahtarlık kullanmama sözü de verdi :P
pastaneden çıktık,eminönüye nasıl gideriz diye sorduk.5 km bi yol varmış,yürümeyin dediler.Biz de otobüse bindik,eminönüye gittik.
Orada inip gerisin geri istiklal caddesine yürüdük,keşke direk taksim arabasına binseydik diye hayıflandım...
eyüp-eminönü arasında pek çok sonu kapı ile biten durak var,Alby "ayakapı" yı görmüş,hayretle bana gösterdi "ayakkabı mııı???"
sonra ona bu kapıların sur kapısı olduğunu söyledim ve yenikapının hikayesini anlattım.Hani var ya sultan süleymanla içki içen kayıkçı arasında geçtiği rivayet edilen şehir efsanesi :)
 Taksime geldiğimizde yine her zaman gittiğimiz kafeye gittik,tavla oynadık...Sonra iç dökme seanslarına başladık;
aramız limoniydi bikaç gündür,daha doğrusu beyefendinin keyfi yok.Eh,ben de PMS dönemimdeyim.Bi gerginlik vardı aramızda.
Böyle tek kelimeli cümleler konuşuyo,beni aramıyo,ben aradığımda konuşmuyo,güzel cümleler söylemiyo,devamlı uyuyo...yaşam enerjisi yok gibi yani.
Bütün günü beraber geçirdik,morali kafede yavaş yavaş yerine gelmeye başladı.Günün benim açımdan kötü geçmesi biraz da Alby'nin suratsızlığındandı yani...
 sonra canının neye sıkkın olduğunu söyledi,attığım triplerden utandım :-/
Tanıdığı birisi,daha doğrusu yaşıtı bir arkadaşı el kaide tarafından kafası kesilerek öldürülmüş.İki gün kadar önce haberi olmuş,daha doğrusu videosunu görmüş!!!
o ve onun gibi şeyler bozuyomuş moralini :-/
ne bileyim
alby'nin gözünden bakınca kendi hayatım ne kadar da tozpembe geliyor...
Çok neşeli,dalgacı,şımarık bir çocuk alby,gerçi ne çocuğu,dün itibariyle 24 yaşına girdi sıpa...Bu kadar neşeli bir yüzün ardında aslında ne kadar acı bir hayat hikayesi var :((
Oysa mutlu olmayı sonuna kadar hakeden,merhametli ve iyi bir insan... Ama her telefon çaldığında panik oluyor,kötü bir haber mi var diye...
Öyle işte,ne kendisi ne etrafındakiler mutlu burdan,kendi güzel hayatlarına,neşeli evlerine dönmek istiyor herkes...
Benim en birinci görevim tabii böyle üzgün olduğu zamanlarda Alby'i güldürmek,neşelendirmek...Gerçekten de konuştukça konuştukça keyfi yerine geldi.
Sonra da anlaştık,ne zaman böyle üzücü şeyler olsa beni arayacak,ben de ona şarkı söylicem telefonda :)
Öyle işte günlük
Bu üzücü havamız dağılsın diye dışarıya çıktık ve ona üçüncü hediyemi verdim, dilek feneri  <3
çok mutlu oldu ,tam romantik romantik açıyoruz,saçı sakalı karışmış bi adam bitti dibimizde
"rüzügar var rüzügar"
mal mal baktık...
"rüzgar var rüzügar,uçmaz bu rüzügarda"
"belki uçar" dedim "denemekten ne çıkar?"
adam geldi,aldı elimden "yırtılmış bu" dedi
sanane be adam,bela mısın dedim içimden,bakışımdan da anlamış olacak ki "satıyom ben bunları" dedi.
Romantik anımızı sabote etme hakkını oradan bulmuş demekki :))
 heykelin oraya gitti balonumuzla,çakmak çıkarttı,"şurdan tut,şurdan çek" falan talimat veriyo bide bize,hatta Alby anlamayıp adamın yanlış yeri çektiğinde tersledi bi de adam...
sonra biraz daha çabaladı,ama havalanamadan kendini imha etti zavallı fenerimiz :(
elimize tutuşturdu adam da "ben demiştim,rüzügarsız günde olsa ne güzel uçardı he" dedi
hesuphanallaaaaahhhhh
 günün son fiyaskosu da bu oldu...
biz denesek belki yine uçuramayacaktık ama en azından aşkla birşeyler yapmaya çabalayacaktık,gıcık adam :))
 Bu olaydan sonra azıcık gezi parkına gittik,
yaslandım omuzuna,güzel şeyleden konuştuk...
______________
yazımı günden bir enstanteneyle bitireyim
yine hazırcevaplığıyla beni susturduğu bir anda "baaak,peri senin hakkında ne diyo" dedim,dün gece attığı mesajı gösterdim.
Dil papuç kadar'a kadar olan kısmını okuduktan sonra aldım telefonu,meselenin özü oydu yani-gerçekten de dili papuç kadar beyzadenin.
Ben telefonu alınca merak etti devamını,bakayım bakayım diye ısrar etti,bende açtım gösterdim.Aynen şöyle
"hakleteneze...hakkatiniz...halte..hakkı..sevindim babayım..sevindim babacım...hakkanıazana sevindim babacım..yok...bebeğim..sevindim bebeğim..ne yazıyo yaaaa"
onun bu okuma azmini gördükten sonra benim yazdığım yüzlerce smsin boş olduğuna kanaat getirdim.
ben düşünüyom,özeniyom bezeniyom da ne oluyo-anlamıyomuş ki :-@
hatta :